Mustafa Kemal Atatürkün Adanaya geldiginde kaldigi ev, yorgun savascinin küheylanini andiriyor, doyumsuz bir özgürlük icinde zamana karsi direniyordu. Büyük saatin devasa kulesi Ziya Pasa parkina yan dönmüs, günesi cepheden görüyordu. Bakircilar carsisinda yükselen cekic sesleri Irmak hamaminin duvarlarinda yankilaniyor, hamamin külhaninin bacasindan isli dumanlar havayi dövüyordu. Tevfik elleri ceplerinde bos bir sandal gibi sallana sallana Musanin kahvesine geldi. Her sabah filizlenen umutlari Kale Kapisindan kusluk zamanina kadar bir cep harcligina dönüstügünde sikintilarin yiyip bitirdigi metaneti hedefi olmayan intikam duygularina dönüsüyor, boyuna göre fazla büyük olan gururunu kamciliyordu. O, kendinle barisik degildi. barisik olanlari da pek sevmezdi. Ruhunda yönler birbirine karismis, merdivenler yukari dogru degil de asagilara dogru iniyordu. Geceleri Hak Hak diye öten Ishak kusu kadar yalniz hissediyordu kendisini. Kral arkadasimdan...