Bilim disindaki tüm bilgi kaynaklarini reddetmek, bilimi din ile dogasi geregi catisan bir ugras olarak sunmak ve bilimin idealize edilmis, gercekci olmayan bir tarifini kabul etmek dolayli olarak bilime zarar verir. Otoritelerin bilimi kullanarak toplumu manipüle etmesinin, bilimin genis halk kitleleri üzerindeki imajinin zedelenmesi ve toplumda bilim karsiti görüslerin daha cok alici bulmasi gibi kacinilmaz sonuclarini tarihte ve farkli disiplinlerde gözlemlemek mümkündür.
Alper Bilgili, Bilim Susuncada bilimin toplum, dinler ve ideolojiler ile iliskisini gecmisten ve günümüzden örneklerle ortaya koyarak okuru alisilmis kaliplarin disinda keyifli ve doyurucu bir okumaya davet ediyor, bilimle ilgili daha gercekci bir resim cizilmesine katki sagliyor.
Kurucu ideolojisi, on dokuzuncu yüzyil vülger materyalizminin kaba bilimciliki üzerine insa edilmis olan Türkiyede, Tom Sorellin dile getirdigi gibi, bilimsel ile bilimsel olmayani ayirt etmekten ziyade bilimsel olanin olmayandan cok daha degerli oldugunu iddia eden aksiyomatik bilimcilik, toplum ve dünyanin gecirdigi degisimlere karsilik entelektüel egemenligini sürdürmektedir. Böylesi bilimciligin bilim degeri kazandigi, onun elestirilmesinin, bilim düsmanligi olarak yaftalandigi bir toplumda küresel ölcekte degisik ideolojik amaclar cercevesinde islevsellestirilen bir yaklasim fazla sorgulanmamaktadir. Alper Bilgili, bunu yapabilen az sayida bilim insaninin önde gelenlerinden birisidir. Tarih baglamlari derinligine analiz ederek güncel gelismelerle baglanti kuran titiz calismalari, bilimcilik elestirisinin dünyanin düz oldugunu iddia etmek olmadigini göstermenin ötesinde, onun ideolojik tasavvurlara hizmet amaciyla islevsellestirilmesinin dogurdugu sorunlara da isik tutmaktadir.
Prof. Dr. Sükrü Hanioglu, Princeton Üniversitesi