Sevdigi adam artik bir nefes kadar yakindi ona. Kapinin tokmagina elini dokundurdu, kalbi hizli hizli
atiyordu, yüzü kar gibi beyazlasmisti. Yüzünün soguk terlerinde ölü ifadesi vardi. Yüz ifadesinde
morgdaki bir ceset gibi beyaz ve soguk bir ifade... Sevdigi adamin kokusunu icine cekiyordu hizli
hizli ve sessizlik cökmüstü karanlik dünyasina. Ne bir papatya kokusu ne de sessizligin tatlimsi
esintisiyle esen rüzgar vardi, sadece yüregini tutusturan bir acimsi hikayenin satirlarina
dokunuyordu bakislari. Hayatin zemheri kisi ona cok sey ögretmisti, mutlulugun olmadigi ve acinin
ön saflarda yerini aldigi yildizsiz bir dünya, hapishaneden farksizdi. Kapinin önünde bu düsüncelerle
kalakalmisti. Ruhunun derinliklerinde olan güzelliginin solmasina mi yansin, yoksa yamaclarin zorlu
yokuslarina mi Kapinin tokmagina eliyle dokunurken kafasinda biriken duygular, gökyüzüne
bulutlar toplanip yagmur yagacak gibi, gözlerinin capaginda damlaciklar birikiyordu. Gecmisin
özlemleri yüreginin derinliklerinden bir bosluga sürükleniyordu.