Onur Gökseni samimi bir yazar olarak taniyorum, belgesel niteliginde, esprili ve kaygili hikayeleri var. Bunlari okurken artistik cabasini cok güzel gizliyor, hatta bunu fark etmiyorsunuz bile. Benim kanaatim, bu en güzeli. Ne güzel anlatmis, ne güzel yazmisi unutturacak kadar duygusal malzemesi olmasi, elbette sans degil. Buna ugras denir. Ugrasiyor adam. Yani ugrasmis hep, arsada top oynarken de Noluyor lan burada diye ugrasmis. Basina gelen her seyde ugrasmis, düsünmüs, biriktirmis. Bence bu birikenleri cebe atip gidecegine yazarak paylasmasi, bu zanaata asik olusu okuyana Oh be dedirtiyor. Kaplama nostalji ve kaba güncel elestiriye mesafesi, huysuz ama yine de umutlu bakisi, hikayelerini sevdiriyor.
Cem Yilmaz
Mert, Mert Baksana televizyona cikmisiz 55 ekrandi televizyonumuz, simdiki gibi her evde 155 ekran televizyon yoktu o zamanlar. Mertle babam kosarak televizyonun yanina geldiler.
Ama kamera beni tam Merte kafa atarken cekmisti. Babam bunu gördü, Orda da mi kavga ediyorsunuz, siz niye böylesiniz diye sinirlendi hemen. Babam da bir garipti, iki oglu televizyona cikmis, gurur duyacagi yerde azarliyordu bir de.