Bir tür antoloji bu; adi üstünde, Kadin Sagligi Hareketinden Sesler. Farkli tonlarda, farkli yerlerden, farkli sesler. Heyecan verici olan yani, bu seslerin birbirine karismadan ama cok daha genis bir koronun parcasi olmayi becererek yükselebilmesi. Bazen öne cikarak, bazen digerleriyle paslasarak, bazen bekleyerek. Böylece, yüz yili askin bir sürece pek cok farkli boyutuyla taniklik etmemiz mümkün oluyor.
Kadinlarin muhafazakar ahlak, kapitalist piyasa, her seyi bilen devlet ve elbette gözümüzün önünde neredeyse kutsiyet kazanan tip otoriteleri tarafindan nasil hirpalandiklarini, kendi bedenleri üzerinde söz sahibi sayilmadiklarini izliyoruz. Ve neyse ki bütün bu otoritelere karsi kadinlarin gelistirdikleri bireysel ve kolektif yöntemleri de. Bu kitap sik sik kisisel hikayelere giriyor ve cok parcali ama esasen bir bütün olarak bakildiginda, ortaklasmaci, yol gösterici ve politik bir eser.