Sahneler ve mekanlar, haller ve duygular, insanlar ve dil... Yumruk gibi hikayeler en korunakli bölgelere iniyor, savunmasiz karanliklarda art arda simsekler cakiyor. Sezgin Kaymaz gücünü nereden aliyorsa orayi güclendiriyor okuyan Iyi ki Türkce biliyorum diye sükrediyor. Agrilari hortlatan ask, tasma takip ücralara kapatilan vicdan, neyin fisildadigi sir, kum tasinda gizli sans... Careyi uzayda arayanlar, özrü kabahatinden büyük olanlar, kücük bir ekte sakli hayatlar, yüz bin sene beklenenler... Zitliklarin dengesi korkusuzca kurcalaniyor, gözyaslari ve kahkahalar esliginde samimi ve sahi bir serüven basliyor. Sezgin Kaymaz, hikayelerin kahramani yaptigi okura sesleniyor Bakele