Hayyamin siirlerinde temel konu, ötedünya ahiret degil, icinde yasanan, henüz duyularla özümsenen ve algilanan evrendir.
Evrene gercekci bir acidan bakar. Onun icin yasamin asil amaci mutlu olmak, usla bagdasmayan her türlü inanc ve gelenegin etkisinden kurtulmaktir. Mutluluk, sevgi, dostluk, baris ve insani sorunlar temel cizgisini olusturur Seriatin öngördügü ötedünya, Tanrisal evren, ölümden sonra yasam ve dirilme, yargi günü, hep birer vesveseden, kuruntudan baska bir sey degildir, diye düsünür ve siirlerinde bunu dile getirir. Insan aklini kullanarak; onun isiginda yürüyerek, varlik-yokluk kaygisindan kurtulmali, ötedünyayi degil, kendini bilmelidir. Bu evrendeki yasam gecicidir. Insan yeryüzüne ancak bir kez gelir.
Bu nedenle, yasamin tadini cikarmali, elinden geldigince, mutlu olmanin yollarini aramalidir.
Hayyama göre; insani Tanri yaratmis ve onu yazginin denetimi altina vermisse; eylemlerinde suc aramanin hic geregi yoktur. Cünkü insan ancak özgür istenciyle yaptigi seylerden, us ilkelerine göre davranislarindan sorumlu tutulabilir. Elinde olmayan yalnizca yazginin kader yapisi geregi olusturulan islerden dolayi kisiyi sorumlu tutmak, suclu saymak Ulu Tanriya yakismaz. Tüm evreni ve onun icinde insanin yararlandigi varliklari; Tanri yaratmissa; onlarda suc aramanin da geregi yoktur. Sarabin yapildigi üzümü yaratan Tanrinin, sarabi icen insani günahkar saymasi, Tanrisal adaletle hic bir bicimde bagdasmaz. Güzeli yaratan Tanri, onun sevilmesini de ister. Bunu büyük bir sekilde gerceklestirir. Bu nedenle sevmek, Tanrisal iradeye istence aykiri düsmez.